2022 İkinci Çeyrek Müşteri Bülteni

 

 

1)     Paris Anlaşması

İlk olarak 1995 yılında başlayan ve her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Dünya İklim Zirvelerinin 21.'sinde mutabakata varılan Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında 2015 yılında imzalanan ve 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır. Günümüzde 191 ülkenin katılım gösterdiği bu anlaşma iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında ilkeler ortaya koyar. Anlaşmanın amacı küresel sıcaklık artışını 2°C ile sınırlı tutmaktır. Eğer mümkünse 1,5°C ile sınırlandırmak olası riskleri azaltacağı için önemli olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda 21. yüzyılın ilk yarısının sonuna kadar atmosfere salınan sera gazlarının dengelenmesi amaçlanmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için taraf ülkelerin karbon salınım oranlarını 21. yüzyılın ortalarına doğru dengelemesi beklenmektedir. Bu süreçte değişen iklim koşullarına da uyum sağlayarak kalkınma konusunda misyonlar ortaya koyan Paris Anlaşması uyarınca, taraf ülkelerce karbon emisyon oranları ve dolayısıyla küresel ısınmayı azaltmak için ne gibi eylem planları hazırlandığı ve bu plana uyup uymadıklarını periyodik aralıklarla yayınlanması beklenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri 2020’de bu anlaşmadan çekilip 2021’de tekrar dahil olmuştur.

             

2)     Kyoto Protokolü

1997 yılında Japonya’nın Kyoto şehrinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi kapsamında gerçekleştirilen 3. Dünya İklim Zirvesi Konferansında imzalanan Kyoto Protokolü, iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası ilk ve tek protokol olma özelliği taşımaktadır. Bu protokol kapsamında katılımcı ülkeler, küresel ısınmaya sebep olan atmosfere saldıkları karbon miktarını ve sera etkisine sebep olan beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. Kyoto protokolü, katılımcı ülkelerin karbon salınımını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. Protokol 1997 yılında imzalanmasına rağmen 2005 yılında yürürlüğe girebilmiştir. Bunun nedeni, bu protokolü onaylayan her ülkenin 1990’daki karbon emisyon oranının, yeryüzündeki toplam emisyon oranının %55’i seviyesinde olması gerekliliğiydi. 2005 yılında Rusya’nın bu protokolü imzalamasıyla bu orana ulaşıldı ve Kyoto Protokolü 2005 yılında yürürlüğe girdi. Şu anda 160 ülkenin katılmış olduğu bu protokol küresel sera gazı salınımının %55’inden fazlasını kapsamaktadır. Sözleşmeye göre taraf ülkelerden fosil yakıtla çalışan motorlu taşıtlarla ilgili mevzuatlar, atmosfere salınan sera gazı miktarı, enerjide verimliliği artırma çalışmaları, alternatif enerji kaynakları araştırmaları, işletmelerin atık yönetim mevzuatları ve atmosfere zararlı gaz salan işletmelerin vergilendirme konusunun tekrar değerlendirilmesi beklenir. Bu protokol devletler tarafından desteklenir ve BM tarafından küresel olarak yönetilir.

Protokol taraf ülkeleri farklı prensiplere göre gruplandırmıştır. Genel olarak sera gazı salınımını azaltmayı kabul etmiş ülkeler, kabul etmemiş ülkeler ve sera gazı salınımını azaltmayı kabul etmiş ülkelere finansman konusunda destek verecek ülkeler olarak gruplandırma yapılmıştır. Sera gazını salınımını kabul etmiş ülkeler, belirlenen seviyeden daha fazla salınıma sahip ise o ülke bir sonraki sera gazı salınımı raporlaması döneminde %30 daha fazla azaltım yapma cezası ile cezalandırılır. Sera gazı salınımı azaltma taahhüdü vermemiş ülkeler ise her yıl yaptığı sera gazı salınımını raporlamak ve bildirmek zorundadır.

 

3)     Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature)

Dünya Doğayı Koruma Vakfı, insan tehdidi altındaki yerleri ve türleri korumak için gerekli finansmanı sağlamaya çalışan bir grup tutkulu ve kararlı kişiler tarafından 1961'de kuruldu.

Global çapta varlığını yürüten Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ülkelerin değerli doğal yaşam alanlarını ve canlı türlerini korumayı amaçlar. Aynı zamanda doğadaki insan kaynaklı kirlilik ve doğadaki insan ayak izini azaltmaya yönelik çalışmalar yapar. İnsan ve doğa dengesinin kurularak daha bilinçli toplumlar ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışan WWF, biyolojik çeşitliliğin korunması, yenilenebilir doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanımı ve kirlilik-aşırı tüketimin azaltılmasını sağlamaya yönelik faaliyetler yürütür. Türkiye’de temsilciliği bulunan WWF-Türkiye, 2050 için “Türkiye’nin ekolojik bütünlüğünün sağlanması ve insanların ülkenin biyolojik kapasitesini aşmadan, sürdürülebilir ve güvenli bir geleceğin yaratılması” misyonu doğrultusunda çalışmalar yapmaya devam etmektedir. Çalışmalarının odak noktası olarak ise 6 hedef seçmişlerdir:

·       İklim: Yenilenebilir enerjiyle desteklenen, iklime dayanıklı ve sıfır karbonlu bir dünya yaratın.

·       Besin: Besin üretiminde kullanılan ayak izini azaltın.

·       Ormanlar: Dünyanın en önemli ormanlarını koruyun.

·       Temiz Su Kaynağı: İnsanlar ve doğa için suları güvende tutun.

·       Okyanuslar: Sağlıklı okyanusları ve deniz yaşamını koruyun.

·       Vahşi Yaşam: Tehlike altındaki vahşi yaşamı ve vahşi yaşam alanlarını dünyada yaşamı sürdürülebilir kılmak için koruyun.

 

4)     Dijital Kirlilik ve Karbon Ayak İzi

Kirlilik denilince akla ilk olarak elle tutulur ve doğaya atılmış kağıt, plastik veya metaller gelir. Fakat araştırmalar dijital ortamda yaptığımız eylemlerin de dijital kirliliği ve atmosfere salınan karbon salınımını artırabileceğini gösteriyor. Dijital kirliliğe örnek olarak maillerimizin gelenler kutusundaki birikmiş ve gerekli olmayan e-postalar gösterilebilir. Bir başka örnek olarak ise bulut sistemlerinde depoladığımız ve gerekli olmayan dosya veya fotoğraflar verilebilir. Bunların neden kirlilik ve dolayısıyla da karbon salınımını artırdığı ise şöyle özetlenebilir; Bir e-posta veya başka bir şey gönderildiğinde enerji sarf eden elektronik aletlerden sinyaller ilerler, wi-fi yönlendiricisi de sinyali kablolarla yerel santrale iletir. O yerel santral bir telekom şirketine ait olur ve o sinyaller teknoloji şirketinin ana merkezine gider. Bu işlemlerin hepsi de elektrik gerektiren büyük işlemlerdir ve karbon üretirler.

Berners Lee'nin "Her Şeyin Karbon İzi" kitabına göre normal bir mail, yaklaşık 0,3 gram CO2 salımı yapıyor. Ama e-postaya büyük bir dosya eklendiğinde bu sayı 50 grama kadar çıkabiliyor. Statista'ya göre ise dünyadaki her gün gönderilen milyonlarca mailin yarısında çoğu istemsiz maillerden (spam) oluşuyor. Digital Cleanup Day'in proje liderlerinden biri olan Anneli Ohvril “Her İngiliz yetişkin bir “Teşekkür ederim” e-postası göndermekten kaçınırsa, yılda 16.000 tondan fazla CO2 tasarrufu sağlarız. 16.00 ton CO2 ise Londra'dan Madrid'e 81 000 uçuşa eşittir. Gönderdiğimiz tüm e-postalar gerçekten gerekli mi?” diyor.  İngiltere’nin nüfusunun 67 milyon olduğu göz önünde bulundurulursa bu rakamların korkunç derecede yüksek olduğu gözlemlenebilmektedir.

 

5)     Camın Geri Dönüşümü

Bir şişe camı geri dönüştürmek, ortalama;

·       Bir çamaşır makinasını 10 dakika daha az çalıştırmak

·       Televizyonu 20 dakika daha az çalıştırmak

·       Bilgisayarı 25 dakika daha az çalıştırmak

·       0.0084 kWh enerjiyi tasarruf etmek

·       Atmosfere 0.063 kg daha az karbon salmak

·       0.001 galon daha az petrol kullanmak

·       0.003m3 daha az arazi kullanmak

·       100 watt’lık bir ampulün 1 saat daha az yanması

anlamına gelmektedir.

Aynı zamanda yapılan bir hesaplamaya göre 1 ton camın dönüştürülmesi sonucu 42 kWh enerji, 0,12 varil petrol, 70 pound kirletici partikül ve 2 kübik yard arazi kullanımı tasarrufu sağlanabilmektedir. Bu nedenle her türlü materyalin geri dönüşümü için çok hassas ve dikkatli olmalıyız. Sürdürülebilir bir Dünya ve küresel ısınmanın azaltılması için bu tür konularda kitlesel olarak önlem almak zaruri hale gelmiştir.

 

6)     GCA’da Müşteri Proje Koordinatörlüğü

Müşteri Memnuniyeti her sektör için en önemli performans ölçüsüdür. Şirkete değer katan, şirketlerin uğruna değer yarattığı ve bütün operasyonlarının nihai amacı olan müşteriler GCA için de çok büyük bir öneme sahiptir. Bu kapsamda GCA Müşteri Proje Koordinatörlüğü uygulamasını hayata geçirmiştir.

Müşteri Proje Koordinatörlüğü Uygulaması ile GCA müşterilerinin satın alma sonrası da yanlarında olarak ürünlerinde gelişmeye açık noktaları saptamayı ve müşteri memnuniyetini artırmayı hedeflemektedir. GCA’nın müşteri proje koordinatörleri müşterilerine düzenli saha ziyaretleri gerçekleştirerek müşterilerin dolum işlemlerini daha da verimli hale getirebilecek yöntemler arar. Aynı zamanda GCA, müşterilerinden aldıkları geri dönütleri de ürünlerine yansıtarak müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmaya çalışır. GCA, müşterilerinin işlemlerinin cam ambalajlara teknik uyumluluğunu inceler ve gelişmeye açık yönleri ürünlere entegre eder. Bu entegrasyon süreci sürekli devam eden bir süreçtir ve bu entegrasyon süreciyle GCA sonsuz gelişmeye açık olduğunu müşterilerine göstermektedir.

 

7)     Geri Dönüşüm İçin Basit Tüyolar

Günümüzde artan çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikten kaynaklanan sorunların çözümü için geri dönüşüm çok büyük bir önem kazanmıştır. Artan üretim ve tüketim alışkanlıkları sonucu atık maddeler de büyüyen bir sorun haline gelmiştir. Bu atık maddelerin geri dönüşümü hem çevre hem de insanlık için hayati bir öneme sahiptir. Günlük hayatta yapacağımız basit ama etkili yöntemlerle bu sorunların çözümüne destek olabiliriz.

·       Naylon poşetler yerine biyo-çözünür ve çok kullanımlık bez poşetler kullanabilirsiniz.

·       Atılacak eşyaları kağıtlar, camlar, plastikler ve metaller olarak sınıflandırarak ilgili geri dönüşüm kutularına atabilirsiniz.

·       Eski ve okumadığımız kitapları kütüphane veya hayır kurumlarına bağışlamak daha az hammadde kullanılarak o kitabın daha fazla kullanıcıya ulaşmasını sağlar.

·       Eski giyilmeyen veya giymediğiniz eşyalarınızı çöpe atmak yerine elbise toplama kutularına atabilir veya 2. El pazarlarda satabilirsiniz.

·       Alışveriş yaparken aldığınız ambalajlı ürünlerde uzun vadeli düşünerek en büyük boy ürünü almaya özen gösterebilirsiniz.

·       Tek kullanımlık ürünler kullanmaktan kaçınabilirsiniz.

·       Geri dönüşüm bilincini çocuklarınıza kazandırmak adına eski karton ve plastiklerden yaratıcı dizaynlar yaparak onlara farklı bir bakış açısı kazandırabilirsiniz.

 

8)     Petrol Fiyatlarındaki Artış

Günümüz dünyasında enerji hammaddesi olarak fosil yakıt olan petrol kullanılmaktadır. Gezegenimizde sınırlı miktarda bulunan petrol rezervleri günden güne azalmakta ve dolayısıyla petrole olan talep artmaktadır. Artan talepleri düşürmek için ise fiyatlar artırılmaktadır. Böylelikle arz-talep dengesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Petrolün doğası gereği olan bu artışlar normal olarak bilinse de son zamanlarda petrol fiyatındaki fahiş artışın arkasında başka unsurlar da bulunmaktadır. Dünya’da petrol üretimi açısından ilk sırada ABD, ikinci sırada Suudi Arabistan ve ardından Rusya gelmektedir. Rusya aynı zamanda petrol türevi olan doğalgaz ihracatında küresel çapta çok büyük bir konumdadır. Fransa ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri petrol ve doğalgaz ithalatlarının büyük bir kısmını Rusya’dan gerçekleştirmektedir. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın başlamasıyla birlikte Avrupa Ülkeleri ve ABD’nin Rusya’ya karşı başlatılan yaptırımlarından “Rusya’dan petrol almama” yaptırımı sonucu petrol fiyatlarında ciddi dalgalanmalar görülmektedir. Bu olaylar sonucu tarihi zirvesini gören brent petrol fiyatları 140 dolarlara kadar çıkmıştır. Rusya ve Ukrayna arasında olan bu jeopolitik gerginlik sonucu açığa çıkan petrol fiyatındaki ciddi dalgalanmaların yine Rusya-Ukrayna arasında yapılacak bir barış ile çözüleceğine inanılıyor.

 

9)     DEĞER = GCA

Müşteri odaklı çalışan GCA sözünde durarak sektörde müşterileriyle güven bağı kurma konusunda özverili bir şekilde ilerleme odaklıdır. Buna sebep olarak ise müşterilerini iş ortakları veya paydaşları olarak görmeleri gösterilebilir. Sektörde büyümek ve gelişmenin en önemli yolunun müşterilerden geçtiğini bilen GCA, bu kapsamda müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmaya çalışır. Müşteriler için kendini sürekli geliştirerek teknolojik gelişmelere ayak uydurun GCA aynı zamanda çalışan kapasitesi ve kalitesiyle müşterilerine güven verme konusunda önemli çalışmalar yapar. Çağın gerekliliklerine uyum sağlayabilen modern ve disiplinli çalışan kadrosuyla çözüm odaklı çalışan GCA, değişikliklere çevik bir şekilde uyum sağlama konusunda çalışanlarını sürekli eğiterek hem iş yerinde hem de kendi hayatlarındaki problemleri çözme konusunda etkili ve bilgili hale getirme konusunda oldukça kararlıdır. Böylelikle GCA, çalışanlarına ve müşterilerine değer verdiğini somut olarak göstererek kendi alanlarında en etkili ve verimli şirket olma konusunda emin adımlarla ilerlemektedir.

 

 

 

01.06.2022